Fareler ve İnsanlar, Gazap üzümleri gibi ünlü romanların
yazarı olan 1962 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi John Steinbeck’in yazarlığa yeni
başlayanlar için yazdığı mektubu okuyunca; yazmakla uğraşan bir blogger olarak
üzerime düşenleri aldım. Faydası olabileceği düşüncesiyle sizlerle de paylaşmak
istiyorum.
Keyifli okumalar dileğiyle…
John Steinbeck’in 1963 yılında, yazarlığa başlayanlar için
kaleme aldığı yazı:
“Birçok mükemmel hikaye yazdım, ama şansımı deneyip yazmanın
dışında onların nasıl yazıldığını hala bilmiyorum”
Sevgili yazar,
Stanford’daki hikaye yazma kursuna katılmamın üstünden çok uzun
zaman geçmesine rağmen, o zamanki tecrübelerimi çok iyi hatırlıyorum. Gözlerim
parlıyordu ve güzel hikaye yazmanın gizli formülünü öğrenmek için kendimi
hazırlamıştım. Bu yanılsama çok kısa sürdü. Bize söylenene göre iyi bir hikaye
yazmak için sadece bir yol vardı: o da iyi bir hikaye yazmak. Hikayenin nasıl
yazıldığını görmenin dışında, iyi bir hikaye yazmak ancak yazıldıktan sonra
anlaşılabilir. Bize söylediklerine göre hikaye yazmak en zor biçimdi, bu
iddialarına ispatı olarak da dünyada çok az güzel hikaye olmasını
gösteriyorlardı.
Bize söylenen ilk kural çok basitti: Etkileyici bir hikaye,
yazardan okura bir şeyler iletmeli ve bu iletilenler, hikayenin mükemmelliğinin
ölçütü olmalıydı. Bunun dışında, bir kural yoktu. Bir hikaye etkileyici olduğu
sürece herhangi bir şey hakkında olabilir ve herhangi bir tekniği ya da anlamı
içerebilir. Bu kuralın bir alt başlığı olarak, bir yazarın ne söylemek
istediğini yani ne hakkında konuştuğunu bilmesi gereklidir. Örnek olarak,
hikayemizin özünü bir cümleye indirgemeye çalışırken, onu üç-altı ya da 10 bin
kelimeye kadar genişletebilecek kadar iyi bilmeliyiz.
Hikaye yazmanın gizli formülü, gizli içeriği budur. Bundan
fazlası yoktu, biz yazarlık yolunda artık yalnızdık. Bazı kötü
hikayelerin içine atılmalıydık. Eğer mükemmelliğin tüm sırlarını keşfetmeyi
umsaydım, benim çabama verilen notlar bana gerçekleri gösterirdi. Ve eğer
adaletsiz bir şekilde eleştirildiğimi hissetseydim, yıllarca editörlerin
takdirleri benim değil hocaların tarafını tutardı. Okulda yazdığım hikayelerin
düşük notları yayınevlerince yüzlerce defa reddedilen hikayelerimde yankılandı.
Bu adil gözükmüyordu. İyi bir hikaye okuyabiliyordum, hatta
onun nasıl yazıldığını biliyordum. Niçin ben böyle bir hikaye
yazamıyordum? Belki de iki hikaye birbirine benzemeye cesaret edemediği
için okuduğum güzel hikaye gibi yazamıyordum. Yıllar geçtikçe, birçok mükemmel
hikaye yazdım ve şansımı deneyip onları yazdığım dışında onların nasıl
yazıldığını hala bilmiyorum.
Eğer hikaye yazmada bir tılsım varsa, ve ben bu tılsımın var
olduğuna inansam bile hiçkimse bunu kuşaktan kuşağa aktaracak bir reçete haline
getiremez. Formül, sadece yazarın önemli bulduğu şeyleri okura iletme
dürtüsünde gizlidir. Eğer yazar bu dürtüye sahipse, bunu iletecek bir yol
bulur. Bir hikayeyi iyi yapan mükemmelliği ya da bir hikayeyi kötü yapan
hataları algılamalısınız. Aslında kötü hikaye dediğimiz, etkisiz olan
hikayedir.
Yazdıktan sonra bir hikayeyi değerlendirmek çok zor
değildir, fakat yıllar geçse de bir hikayeye başlamak beni ölüm fikri kadar
korkutur. Korkmuyorum diyen yazar mutludur, fakat vasat olduğunun ve iyi
bir hikaye yazmaktan çok uzakta olduğunun farkında değildir.
Bana söylenen tavsiyelerin birazını hatırlıyorum. Bu
tavsiyeler, aşırı heyecanlı ve bereketli yirmili yaşların coşkunluğunu
hissettiğim ve tüm dünyanın yazar olmaya çalıştığına inandığım zamanlardaydı.
Bana söylenen şey; “iyi bir hikaye yazmak çok uzun zaman
alacak ve hiç para kazanamayacaksın. Avrupa’ya gitmen senin için daha iyi
olabilir.”
“Niçin?” dedim,
“Çünkü Avrupa’da fakirlik şansızlıktır fakat Amerika’da
fakirlik utanç verici bir şeydir. Fakirliğin utancına katlanıp
katlanamayacağını merak ediyorum.”
Depresyona girmek çok uzun zaman almadı. O zaman herkes
fakirdi ve çok fazla da utanılacak bir şey değildi. Ve fakirliğe katlanıp
katlanamadığımı asla bilemeyeceğim. Fakat hocamın bir konuda haklı olduğuna
eminim. Yazar olmak gerçekten çok uzun zaman aldı. Ve hala devam ediyor, ve
yazar olmak asla daha kolay olamaz.
O bana onun öyle olmadığını söyledi.
Kaynak: edebiyathaber.net (15 Haziran 2012)
Çeviri: Barış Berhem Acar
Bu mektup çok hoşuma gitti. İlk defa okudum sayende. Ne de Güzel düşünmüş yazmaya ilgili. Emeğine sağlık.
YanıtlaSilTeşekkür ederim. Beğenmene sevindim :)
Sil